|
|
|
|
|
 |
|
 |
Milletlerin hayatında önemli olayların yıldönümleri, her yıl geçmişten geleceğe yeni bir değerlendirme imkânıdır. Bu değerlendirmelerin yapılmadığı ve biçimsel törenlerle geçiştirilen yıldönümleri (uzun bir tarih yolunda) silik birer tekrardırlar.
Benim bugünkü konuşmamda tarihi geçmişin kısaca hatırlatılmasından sonra günümüz gerçeklerini içeren bir değerlendirme yapılacaktır.
Tarih, yalnız bir olaylar dizisi değil, aynı zamanda bunların günümüz düşüncesi ile değerlendirilmesi ve yorumlanmasıdır.
Bu inanç ve düşüncede olan bir Ankaralı olarak sizlerin karşısında bana bu konuşma fırsatını veren Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun değerli yönetici ve Akademik Kurul mensuplarına teşekkürlerimi sunarım.
Ankara’nın başkent olması ile ilgili olarak birçok yayın yapılmıştır. Konu; hukuk, tarih, jeopolotik, askerlik ve siyaset bilimleri açısından incelenmiş ve pekçok belge yayınlanmıştır.
Ben bugün sizlere yeni bir belge sunmayacağım. Günümüzde yapılan bazı sorgulamaları ve kişisel yorumlarımı getireceğim.
Bugün her konuda Türk toplumuna yön vermek isteyen içerden dışardan, bizden olan olmayan bazı düşünceleri bilmek, irdelemek ve tartışmak zorundayız.
Sovyet rejiminin ve sisteminin çöküşünden sonra dünyaya verilmek istenen ve küreselleşme (globalleşme) denilen yeni siyasal ve ekonomik oluşumlar sonucunda İstanbul’a da yeni bir misyon verilmek istenilmektedir.
İşte burada, açık veya kapalı olarak Ankara’nın hukuki ve fiili yollardan başkent olmaktan uzaklaştırılması konusu gündeme getirilmek istenilmektedir... |
|
 |
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|